14 Haziran 2017 Çarşamba

KÜLTÜR KÖPRÜLERİNİN KADIN CİHETİ: GELECEĞİ KURAN KADINLAR

Cumhuriyet yıllarında harf devrimiyle birlikte, en yakın tarih bile karanlık bir maziye dönüşmüştü. Zira bu durum Latinize yazabilen çok küçük bir azınlık için sözkonusu görünmese de, toplum hafızası yalnızca güngörmüş yaşlıların nefesinin yettiği kadardı, belki biraz da fotoğraflara iş düşüyordu. İhtimalden ötedir ki, kitlesel unutkanlığımız ve buna bağlı umutsuzluğumuz da bundan. Mazisini tanımayan nesiller için gelecek inşası isli, puslu, bulanık tünelde yol almak gibi.
“Mâzîsi yıkık milletin âtîsi olur mu?” diyor Mehmed Âkif. Burada “yıkık” diye bahsedilen mazinin kendisi değil. Onunla aradaki köprüler, duvarlar ve kötüleyenlerin şer diline inanan bakışlar yıkık. Ama bu sadece bir ahval betimlemesidir, önemli bir ikazdır. Yıkık kayıp değildir elbet, inşası her dem mümkündür.
Bütün o has ve hakikat olanla aramızda yaşanan kopuşlara, kimliksizliğe, birikimsizliğe, kendine ve toplumuna yabancılaşmışlığa, kaybolmuşluğa rağmen dirilip kendini yeniden bulma arzusu, şükür ki eksik kalmışlığının farkında olanları bugün de heyecanlandırıyor. Kültürel diriliş çabasına her gün yeni bir ses eklemleniyor. Uzun süredir beklediğimiz o rüzgârların geçmişle bağ kurma adına her alanda lehimize döndüğü bir zamanda, yeni nesillerde kültürel mazisini tanıma düşüncesini uyandırmanın yolu ve yordamı konusundaki çözümler arıyoruz. Onun için toplum öncülerinin hayatlarından yükselen seslere, tecrübelerine, çileli hikâyelerine kulak kabartıyoruz. Hatırlardan yeni bir tarih süzgeci oluşturuyoruz. Dayatmaları kıran, kendi kendine yeten ihmal edilmiş sivil tarihleri tozlarından arındırıyoruz.
Bugünlerde kültürel diriliş çabamıza yeni ve anlamlı bir ses katıldı: Geleceği Kuran Kadınlar: Kültür Dünyamızdan Kadın Portreler. Fatma Gülşen Koçak'ın kaleminde hayat bulan ve hiç kaybolmayacak bu kadınları, bütün tereddütlerden azade, güçlü, dimdik hâlleriyle tanıştıran bir eser bu. Kitapta, Koçak'ın dinamik anlatımıyla geçmişten miras kalan bize özgü kültürün muhafazası, Allah rızası ve ileri toplum ideali için çabalayan yirmi güçlü kadın var.
Her biri hayatın elzemlerinden birini kendine vazife edinmiş. Çok sesli, çok renkli ve bir o kadarda karmaşık görünen yaşayışlarımıza bir düzen ve disiplin tesis etmek istemişler. Kimisi bunu bizzat hayata atılarak yapmış, kimisi bir toplum önderine eşlik edip onu desteklemiş. Kimisi kürsüden seslenmiş, eserler ortaya koymuş; kimisi de sessizce kürsülere, kulislere, sahne arkalarına, kendini ateşe atma pahasına her şeyden vazgeçenlerin hayatlarına çekidüzen vermiş, onlara eşlik etmiş.
Bir insanı anlamanın en iyi yolu, en azından yanına oturup iki çift kelam etmektir. Fatma Gülşen Koçak'ın portrelerinde yükselen kadınlarla iki çift kelam etmenin ötesinde, hayata dair özü içeren büyük cümleler buluyorsunuz ve yan yana gelmiş gibi hissediyorsunuz. Bu büyük cümlelerin kaynağı, onların yaşantılarına sığmayacağını düşündürecek kadar çetrefilli ve zor hayatlar yaşamış olmaları. Bu yüzden ya kendinize pay çıkarıyorsunuz ya da pay çıkarılacak günler için biriktiriyorsunuz.
Afet Ilgaz, Emine Işınsu, Ayla Ağabegüm, Ayşe Şasa, Safiye Erol, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Sevinç Çokum, Münevver Ayaşlı, Hale Cürgül Canat, Hikmet Öğüt, Necla Pekolcay, Çiçek Derman, Gülten Dayıoğlu, Ayşe Hümeyra Ökten, Şule Yüksel Şenler, Ümit Meriç, Berat Zarifoğlu, Selma Argon, Neslihan Kısakürek, Nilüfer Miyasoğlu kitapta portreleri yer alan isimler.
Hepsi yaşadığı zamanın, evvelinin ve içinde bulunduğu toplum dinamiklerinin farkında öncüler olan ve öncülere eşlik eden insanlar. Yakın tarihi çözmek için ihtiyaç duyduğumuz insan/kadın hikâyelerinden seçkin bir tutam. Onlar geleceğin inşasında ihtiyaç duyduğumuz rol modelleri. Güncel ve akıcı bir dille bir araya gelen bu nadide portreler, gençlerimize yol ve yordam belirlemede kayda değer bir katkı sunacaktır. (Fatma Gülşen Koçak, Geleceği Kuran Kadınlar: Kültür Dünyamızdan Kadın Portreler, Mahperim.com Yayınları, Ankara 2017)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder